Bir takvim yılını daha geride bıraktık..

2015 mazi, 2016 halimiz oldu.. Hedef 2023..

Öyle alışmışız.. Ya da öyle alıştırılmışız ya..

Kime sorarsanız, romantik bir yaklaşım ile geçilen yılın olumsuz yönlerini anlatacaktır size..

İşsizlik, göç…

Yokluk, yoksulluk..

Bin ah, bin bir vah..

Kapısında son moda Avrupa menşeyli arabası olan esnaf da,  5 artı bir evlerde oturan şehir sakini de aynı nakaratı tekrarlıyoruz..

Bire yüz alan çiftçimiz de, ikramiyesiyle birlikte binlerce lira kazanan işçimizde öyle..

Şikayet var, şükür az..

Doğruya doğru..

Böyleyiz maalesef..

O klasik psikoloji testinde hiç bardak yarısına kadar dolu demedik..

Şükrü ağzından hiç düşürmeyen dadaş ecdadımızın aksine şükrü bilmeyenler olup çıktık..

Varsa şikayet, yoksa şikayet..

Basın da bu yoğunluklu haberler prim yapınca, olumsuzlukları satın alanlar çoğaldıkça, varsa sızlanma, yoksa sızlanma..

Yokluk yoksulluk..

Bin ah, bin bir vah..

Erzurum ağlama duvarı..

Ve şükür tatilde..

Bizde bir adama kırk gün ne dersen öyle olur, diye bir söz vardır ya hani..

Bizim illa da yokluk diye tekerlemelere takılmamızın üzerinden binlerce kırklar geçti..

Alıştık artık, biliyor musunuz..

Alıştık artık..

Biri bu şehirde güzel, iyi bir olay ya da olgudan bahsedince, şaşırıp kalıyoruz şimdilerde..

Allah.. Allah diyerek karşılıyoruz durumu..

Bir de bir takıntı.

Erzurum bundan 30 yıl önce Türkiye’nin ekonomisi en iyi şehirlerdenmiş..

Verisi yok, dayanağı yok, kaynağı yok..

Ama böylesi bir muhalefet tekrarı..

Nereden nereye geldik hayıflanmaları..

Söz olsun, torba dolsun…

E biraz da muhalefet olsun..

Çünkü o pirim yapıyor..

ŞU Adrese Dayalı Nüfus Kayıt  sistemi öncesinde devletin resmi kurumlarının verilerine bakın..

Nüfus 850 bine vurmuş.

İş Belgeye dayandırılınca orta çıktı ki, Erzurum’un nüfusu hiç ama hiç o kadar olmamış..

Uydur, kaydır kayıtlarla nüfus giydirilmiş Erzurum’a..

Şimdi bu hakikat ortaya çıkmasına rağmen, hala Erzurum’da göç gündemi hiç bitmiyor..

Veri doğru olmasa da olumsuz ya..

Tam dayanaklık..

Göçle oturup göçle kalkıyoruz..

Gazeteci ağabeyilerimin sıkça hatırlattıkları bir nokta var..

İyi haber okunmuyor deyip duruyorlar..

Erzurum’a yatırım mı yapılmış, hizmet mi getirilmiş..

İçinde olumsuzluk yok ise ilgi yok, okunma yok..

Mesela mı?

70 milyon dolara yaptırılan ve Avrupa’da tek olan atlama kuleleri Erzurum’da kurulduğunda, bu habere alaka lütfen mesafesindeydi..

‘E olacak canım’, deniliyordu..

Geçtiğimiz yıl atlama kulesi zemininde bir kayma olunca…

Haberi veren siteler tıklanma rekoru kırdı…

Eleştiri üzerine eleştiri..

Yapıldığında teşekkür cimrisi, yıkıldığında eleştiri müsrifiyiz biz..

Varsa negatiflik.. Yoksa negatiflik..

‘Olumsuzluk de canımı ye..’ kabilinden..

Erzurum kalkınıyor, Erzurum gelişiyor, Erzurum Türkiye’nin en gelişmiş on ili içine giriyor, dediğiniz, buna dayanaklık eden yatırımları gündeme getirdiğinizde takipçiniz de okurunuz da yok..

Bir siyasetçi olumlu bir girişim başlattığında, yüz öpmek yerine Erzurum’un gerçekleriyle yüzleşerek çaba gösterdiğinde takdir yok..

Ama en küçük bir eksiklik de tekdir tekdir üstüne..

Yıllarca ve yıllarca tek üniversitesi olan şehir ikinci üniversiteye kavuştuğunda alkış seslerini ıslıklar bastırmadı mı?

Önce kuruluş yerine itirazlar..

Sonra üniversite kampus yeri için açılan davalar..

Teşekkür  yok, maalesef tefekkür de yok..

Sadece sitem, serzeniş, şikayet ve kusur arama..

Yıllarca bir katma değer üretmemiş, bomboş kalmış arazi üniversiteye verildiğinde bir anda, sanki altından petrol fışkıran alan olup çıktı..

Sanki Çukurova gibi bire bin veren bir araziydi..

Ve sanki ekip biçiliyor, Erzurum’a katma değer sağlıyordu..

Değildi.

Ama gaye muhalefet olsun..

Ama gaye eleştiri olsun..

Ve korkuncu..

Bu bir Erzurum üslubu oldu biliyor musunuz?

Eskiden meseleye Erzurumlu yaklaşmak demek sahiplenmek, iyiyi ve güzeli öne çıkarmak iken, bugün Erzurum yaklaşımı hata aramak, kusur bulmak..

Dahası ardına birde bühtan ve zan eklemek..

Evet korkunç olan bu..

Dadaş kavramına ters bir anlayış..

Daha evvelde paylaşılmıştı, bir köşe yazısında..

Hatırlatalım:

Hz. İsa Havarileriyle dolaşırken yerde bir köpek leşi görür.

Havariler ne kötü kokuyor diye kaçışırken, Hz.isa, çürümüş başta açığa çıkan dişleri göstererek ‘ Ne güzel dişleri var’ der..

Ne zarif bir yaklaşım, ne latif bir tespittir bu..

Güzeli, iyiyi ve doğruyu görmek..

Ağlayana mama yok sözünü, yanlış anlıyalıdan beri, ağlamayı huy edindiğimiz günden bu yana negatif atmosfer bu şehre hakim oldu.

Biri zengin oldu mu, ardında hırsızlık aradık..

Bir kardeşimiz meslek edindiğinde arkasında torpil aradık..

Bir sanatçımız eseriyle gündeme geldiğinde, ardında kopya bulmaya çalıştık..

Dahası..Dahası..Dahası..

Türkiye’de kış imkan ve tesisine sahip 14 merkez var iken, Dünya üniversiteler Kış Oyunlarının Erzurum’da yapılmasıyla kaçımız övündük, ya da kaçımız, Erzurum’a bu ayrıcalığı tanıyanlara teşekkür ettik, minnettar kaldık? Kaçımız?

İkinci üniversite olayı gibi..

Ağlamakla, sızlanmakla bu şehrin itibarını düşürdük sadece..

Emin olun kazanç ise tek kazancımız bu..

Erzurum fukara şehir olunca, kime ne madalyası verilecekse..

Oysa..

Bu şehirde inanın güzel çirkinden, doğru yanlıştan çok fazla..

Mesela bir kazancımız var 2013’ten bu yana..

Halkla, Erzurumluyla iç içe olan, halkın derdiyle dertlenen bir Valimiz var..

Çok ama çok büyük nimet..

Geldiği günden bugüne kazançlarımıza bir bakın..

Ama Allah için bakın..

Sadece Şu tabyalarda ecdadımızın bulunduğunu bize hatırlatması bile yeter..

Ne var ki teşekkür sesleri ne kadar cılız..Ne kadar..

Bu nimet elimizden giderse, Allah korusun, o vakit dinleyin ki dinleyin..

Mesela TANAP gibi binlerce Erzurumluya iş kapısı olan enerji Projesi Erzurum merkezli..

Allahım edeydi de, hat bu şehirden değil de başka ilden geçeydi..

Duyaydınız serzenişleri, okuyaydınız şikayetnameleri..

Ama TANAP için bir teşekkür var mı?

Yapana, yaptırana…

Ne gezer..

Mesela..

Bu şehir turizmden nasiplenmiyor demiyor muyduk?

Bir milyarlık tesisler yapıldı..

Kış aylarında Erzurum Avrupalıların uğrak yeri oldu..

E, durur muyuz? Dağa gavur geliyor, Erzurum’un bereketi kaçıyor, muhalefeti de bizden çıkmıyor mu?

Turist gelmeyince ağlama, gelince de taşlama..

Misalleri çoğaltabilir, yüzlercesini yazabiliriz..

Halimiz bu..

Ve halimizin müsebbibi ne hükümetler ne de başka Saikler..

Müsebbib sadece biz..

Güzeli görmeyen, nimetlere şükretmeyen biz..

Ve merakımdır ya..

Böyle giderse ne olacak halimiz..

Ne olacak halimiz…